3 Aralık 2015 Perşembe

5 yaşındaki bir izleyicinin çıkarttığı ders !



Ankara da bir ana sınıfına gidip kukla ile çocuk oyunu oynamış bir ağabeyimden alıntıdır.


Çocuk oyununu oynamıştım , bir kaç gün sonra ana sınıfı öğretmenlerinden biri beni aramıştı ; 


-Ulaş bey ile mi görüşüyorum ?

Evet buyrun benim.

- Ulaş bey siz oyunda ne anlattınız acaba ?

( Bi an gerilmişti acaba yanlış bir kelime mi kullandım yoksa cinsel içerikli veya argolu bir üslup mu takınmıştı ? Kendi kendine düşünürken cümlenin devamı gelir)

- Ulaş bey bir öğrencim gelip bana şöyle bir şey söyledi aynen aktarıyorum ;

'' Öğretmenim tohumu toprağa ekiyoruz yağmur yağıyor fidan oluyor sonra büyüyor ve tekrar tohum veriyor. Tohum parayla ama toprak bedava , yağmur bedava ve büyütmek bedava. Parayı aynı toprağa ekip aynı suyu kullandığımız da ise büyümüyor peki o zaman bedava olan şeyleri neden parayla alıyoruz ? ''



işte bu bir dramdır...

aynı zamanda o kişiye o çocuğa bir şeyler katabildiğini düşündürmek gururlanması için yeterli ve fazla bile ... 


Sanat eğer doğru anlaşılırsa ders çıkartabilmek için büyümeye gerek yok :)

Hani böyle bazen sabahlara kadar mesajlaştığın biri vardır ..

      Hani böyle bazen sabahlara kadar mesajlaştığın biri vardır ;

sabah onun günaydın mesajları ile uyanırsın , güne onun mesajları ile başlarsın ya hani hatırladın mı o insanı ?

O insanı özlersin bir zaman sonra belki artık konuşmasanız da bir mesaj atarsın her şeyin eskisi gibi olacağını düşünürsün bir an ama mesaja cevap bile gelmez. O an anlarsın ki artık eskisi gibi değilsin , her gün birlikte planlar kurduğun o insan şuan başkasıyla devam ettiriyor o planları .. Bunu fark ettiğin anda ki yıkılma tamda ondan bahsediyorum ..